Osmanlı İmparatorluğu’nda her padişah, farklı yetenekleri ve karakteristik özellikleriyle tarihte kendine özgü bir yer edindi. Bazı hükümdarlar marangozluk, bazıları ise kuyumculuk gibi sanatlarla uğraşırken, tüm padişahların cenazeleri büyük törenlerle toprağa verildi. Ancak bir padişahın naaşı, Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş bir şekilde unutularak kokmaya terk edildi.
Tarih sahnesinde zaferleriyle ve askeri dehasıyla öne çıkan bu padişah, ölümünden sonra yaşanan dramatik gelişmelerle de anılır hale geldi. Peki, taht mücadeleleri yüzünden cenazesi unutulan bu Osmanlı hükümdarı kimdi?
Genç yaşında tahta çıktı, tarihe adını yazdırdı
Osmanlı tahtına genç yaşta çıkan ve kısa sürede büyük başarılara imza atan bu padişah, Fatih Sultan Mehmet’ten başkası değildi. Babası II. Murad’ın vefatının ardından henüz 19 yaşındayken tahta geçen genç şehzade, ilerleyen yıllarda dünya tarihine adını altın harflerle yazdıracaktı.
İstanbul’un fethi, onun en büyük başarısıydı. 21 yaşında, aşılmaz denilen Bizans surlarını aşarak Osmanlı tarihine damga vurdu. Lala Akşemseddin’in rehberliğinde donanmasını karadan yürüten Fatih Sultan Mehmet, bir çağı kapatıp yeni bir çağ açan hükümdar olarak anıldı. Ancak ölümünden sonra yaşanan olaylar, onun görkemli hayatının aksine, oldukça hazin bir son hazırladı.
Ölümünden sonra taht kavgası başladı
Fatih Sultan Mehmet, Gebze yakınlarında bulunan Tekfur Sarayı civarında aniden hayatını kaybetti. Ölümünün ardından büyük bir gizlilik içinde İstanbul’a getirilen naaşı, Osmanlı Devleti’nin en çalkantılı dönemlerinden birinin ortasında kaldı. Taht mücadelesi hızla alevlenince, devlet adamları ve saray görevlileri, padişahın cenazesiyle ilgilenmeyi unuttu.
Bu ihmalin korkunç sonuçları oldu. Sarayda bekletilen naaş, zamanla çürümeye ve kötü kokular yaymaya başladı. O dönemin belgelerine göre, padişahın cansız bedeni öylesine kötü bir hale gelmişti ki, kimse ona yaklaşmaya cesaret edemiyordu.
Arşivlerde kayıt altına alınan şok edici detaylar
Fatih Sultan Mehmet’in unutulan naaşıyla ilgili Topkapı Sarayı arşivlerinde yer alan belgeler, yaşananları tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Belgelerde şu ifadeler yer alıyor:
“O halde Hünkâr müteveffa oldu, üzerinde üç gün üç gece mum yanmadı. Vardım Kapucular Kethüdasına söyledim. Dahi İshak Paşa’ya söyledi, emreylediler, mum yaktılar. Rayihası ucundan kimse yanına varmadı. Ben fakir usta ile bilece içini ayırtladım. Bu zikr olan sözleri kethüdamız dahi bilür.”
Bu ifadeler, Fatih Sultan Mehmet’in ölümünden sonra nasıl unutulduğunu ve naaşının çürümeye terk edildiğini gözler önüne seriyor. Osmanlı tarihindeki en büyük hükümdarlardan birinin böyle bir son yaşaması, tarihin en hazin olaylarından biri olarak kayıtlara geçti.