Yaptığı bir YouTube yayını sonrası “Cumhurbaşkanına tehdit ve hakaret” iddiasıyla evinden gözaltına alınan duayen gazeteci Fatih Altaylı, İstanbul Emniyeti Güvenlik Şube Müdürlüğü’ne götürüldü. Kamuoyunun yakından takip ettiği süreçte Altaylı’nın emniyette verdiği ifadenin detayları, Halktv.com.tr’den İsmail Saymaz’ın haberiyle gün yüzüne çıktı. Altaylı, ifadesinde suçlamaları kabul etmeyerek sözlerinin arkasındaki niyeti anlattı.
Tarihi bilgi verdim, tehdit etmedim
Altaylı, ifadesinin başında söz konusu yayındaki cümlelerin kendisine ait olduğunu kabul etmekle birlikte, herhangi bir tehdit veya hakaret maksadı taşımadığını net bir dille ifade etti. Yorumlarının bir anket üzerine yapıldığını belirten Altaylı, Türk halkının demokrasiye olan bağlılığını tarihi örneklerle açıkladı.
“Söz konusu yayın ve cümleler bana aittir, ancak Cumhurbaşkanını ne tehdit ne de hakaret maksadım vardır. Bir araştırma şirketinin yapmış olduğu ankette vatandaşlara Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kaydı Hayat şartı ile Cumhurbaşkanlığı yapmasına onay verip vermedikleri sorulmuş, vatandaşların yüzde yetmişi de böyle bir Anayasa değişikliğine onay vermeyeceklerini söylemişti. Bende bu konu ile ilgili yorumumda Türk halkının tanzimattan bu yana oy kullanarak Devlet yönetiminde etkin olmayı sevdiğini ve benimsediğini ve herhangi bir kişiye kendi isteği ve denetimi dışında Devlette üst düzey görev yapma iznini peşinen vermekten hoşlanmadığını söyledim. Ve Türk Halkının kendini yönetenlere karşı her zaman eleştirisel bir tutum takınabildiğini Padişahlık döneminde bile Cuma selamlıklarında Padişahları eleştirdiğini tarihe meraklı bir gazeteci olarak, yine yakın tarihimiz üzerine uzman bilim insanları ile de defalarca televizyonlarda entelektüel kimliğimle ifade ettim. Bu gibi örnekleri daha önce gerek Murat Bardakçı gerek Erhan Afyoncu gibi yakın tarih üzerine uzman bilim insanları ile konuşmuşluğumuz vardır. Açıkçası bu tarihi bilgilerden mevcut Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir tehdit algısı çıkabileceği aklımın dahi geçmezdi.”
Sözlerim bilinçli bir çarpıtma
İfadesinin devamında, sözlerinin asıl bağlamından koparılarak bilinçli bir şekilde çarpıtıldığını savunan Fatih Altaylı, meslek hayatı boyunca kimseyi tehdit etmediğini vurguladı. Eleştiri hakkını her zaman kullandığını ancak tehdidin asla başvuracağı bir yöntem olmadığını belirtti.
“Olayın bu şekle büründürülmesinden ve sadece tarihi bilgi vermeye yönelik sözlerimin bilinçli bir çarpıtma ile sanki Cumhurbaşkanını tehdit ediyormuşum gibi algılatılmasından ben sorumlu değilim. 45 yıllık meslek hayatımda son 30 yılda sayısız televizyon programı ve sayısız köşe yazısı kaleme aldım. Bunların herhangi birisinde bırakın Cumhurbaşkanını herhangi bir vatandaşı dahi tehdit etmişliğim yoktur. Bu suçlama ile hakkımda dava dahi açılmadı. Burada da tehdit maksadım olmadığı gibi şahsen tanıdığım Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik herhangi bir tehdit veya hakaret aklımın ucundan dahi geçmez eleştiri hakkımı her zaman kullanmışımdır ancak tehdit benim asla yaptığım bir şey değildir.”
TCK 310 için fiili durum gerekir
Altaylı, emniyet ifadesi kapsamında kendisine yöneltilen suçlamanın hukuki dayanağına da itiraz etti. Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesinin uygulanabilmesi için fiili bir durumun olması gerektiğini belirterek, hakkındaki talebin hukuksuz olduğunu savundu.
“Söz konusu suçlama ile ilgili olarak da görmüş olduğum savcılık sevk yazısında TCK 310/2 uygulanabilmesi için fiili bir hakaret olması gerekir, bu durumda bile herhangi bir tehdit ve hakaret kastım olmamasına rağmen savcılığın bu talebi hukuksuzdur ve yasaya uygun değildir. Şunu da göze almak gerekir ki suç olduğu iddia edilen konuşmamda ilk cümlem ‘Türk Halkı sandığı sever olmuştur’, bu bile demokrasiye olan inancımızı ve konuşmamızdaki niyeti göstermektedir. Bu yüzden de hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesini talep ederim.”
