Utku Çelik-Eğitim İş İzmir 4 Nolu Yüksek Öğretim Şubesi, İzmir Demokrasi Üniversitesi önünde düzenlediği basın açıklamasıyla yükseköğretim sistemindeki sorunlara dikkat çekti. Şube Başkanı Elbey Kale tarafından okunan açıklamada, üniversitelerin bilim yuvası olmaktan çıkarıldığı ve ciddi bir tehdit altında olduğu vurgulandı.
‘Üniversiteler tarihinin en ağır kuşatması altında’
Açıklamasına çarpıcı bir tespitle başlayan Şube Başkanı Elbey Kale, “Bugün üniversitelerimiz, tarihinin en ağır kuşatması altında. Yükseköğretimin, akademik özgürlüğün, bilimsel liyakatin, düşünce özgürlüğünün ve gençliğin geleceği gasp ediliyor,” dedi. Bu gidişata boyun eğmeyeceklerini belirten Kale, “Ve biz Eğitim-İş olarak diyoruz ki: Bu karanlığa teslim olmayacağız!” ifadelerini kullandı.
Kale, üniversitelerin mevcut durumunu eleştirerek, “Üniversitelerimiz bilim değil, rant üreten kurumlara dönüştürülüyor. Akademik liyakat yerine yandaşlık, özgür düşünce yerine itaat dayatılıyor!” şeklinde konuştu. Akademik kadroların belirlenme şekline de değinen Kale, “Üniversiteler apartman dairelerine sıkıştırılmış; akademik kadrolar bilimsel başarıya değil, siyasi yakınlığa göre belirleniyor. Gençlerimiz nitelikli eğitim hakkından, akademisyenlerimiz özgür bilim üretme ortamından mahrum bırakılıyor,” diye ekledi.
Rakamlarla üniversitelerin alarm veren tablosu
Türkiye’deki üniversitelerin niceliksel büyüklüğüne karşın niteliksel olarak çöktüğünü savunan Kale, “2024/2025 verilerine göre, 129’u devlet, 79’u vakıf olmak üzere 208 üniversitede, 185 bini aşkın akademik personel ve 6.8 milyon öğrenci bulunuyor. Ancak ne yazık ki bu dev sistem artık eğitim ve bilim üretme işlevini yitirmiştir,” dedi. Atamalardaki liyakatsizliğe dikkat çeken Kale, “Bilimsel yayın yapmamış isimler rektör olarak atanırken, ilerici akademisyenler soruşturma, baskı ve sürgünlerle susturulmaya çalışılmaktadır,” diye konuştu.
Ticarethaneye dönüşen üniversiteler
Bazı vakıf üniversitelerini hedef alan Kale, bu kurumların eğitimdeki amacından saptığını belirtti. “Vakfı dahi olmayan vakıf üniversiteleri, bir kampüsü dahi olmayan apartman üniversiteleri adeta birer ticarethane mantığı ile işletilmekte ve diploma pazarlayan kurumlar haline gelmiştir. Reklam bütçeleri AR-GE harcamalarını geçen bu kurumlar, akademik ciddiyeti zedelemektedir,” ifadelerini kullandı. Eğitimin ticarileşmesinin faturasının gençlere kesildiğini vurgulayan Kale, “2015-2023 yılları arasında 2 milyondan fazla genç, üniversite eğitimini ekonomik nedenlerle yarıda bırakmıştır,” bilgisini paylaştı.
YÖK: Bilimin önünde 44 yıllık bir engel
12 Eylül darbesinin bir ürünü olarak nitelendirdiği Yükseköğretim Kurulu’nu (YÖK) eleştiren Elbey Kale, “12 Eylül darbesinin ürünü olan YÖK, bugüne kadar sayısız akademisyeni susturdu, üniversitelerin ruhunu boğdu,” dedi. Türkiye’nin akademik özerklik karnesinin zayıflığına dikkat çeken Kale, “Avrupa Üniversiteler Birliği’nin 2024 raporuna göre, Türkiye akademik özerklik açısından 35 ülke arasında 35. sırada! Bu utanç verici tablo, üniversitelerimizin nasıl tek adam rejiminin tahakkümüne sokulduğunun açık göstergesidir,” şeklinde konuştu.
‘Rektör atamaları Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasında’
Atama süreçlerindeki keyfiliğe vurgu yapan Kale, liyakat ilkesinin tamamen ortadan kaldırıldığını savundu. “Rektör atamaları Cumhurbaşkanı’nın iki dudağı arasında!” diyen Kale, Anayasa Mahkemesi kararlarının tanınmadığını şu sözlerle ifade etti: “Anayasa Mahkemesi’nin rektör atamalarını iptal etmesine rağmen bu karar tanınmamış ve üstüne 56 üniversiteye anayasaya aykırı biçimde rektör atanmıştır. Bu, sadece bir anayasa ihlali değil, üniversite özerkliğine açık bir saldırıdır.”
Düşen eğitim kalitesi ve bütçe adaletsizliği
Üniversitelere ayrılan bütçenin yetersizliğine de değinen Kale, “2025 yılında devlet üniversitelerine ayrılan toplam bütçe 487 milyar TL. Aynı yıl Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan bütçe ise 130 milyar TL. Bu tablo ülkenin bilime değil, itaate yatırım yaptığını açıkça göstermektedir,” dedi. Bu durumun eğitim kalitesine olumsuz yansıdığını belirten Kale, “2016’da URAP sıralamasında ilk 1000’de yer alan üniversite sayımız 18 iken, bu sayı 2023’te 9’a düşmüştür. Üniversitelerimiz adeta liseden hallice yapılara dönüşmüştür,” uyarısında bulundu.
Öğrenci ve idari personelin göz ardı edilen sorunları
Açıklamada öğrencilerin ve idari personelin yaşadığı mağduriyetler de dile getirildi. Kale, “Öğrencilerin demokratik yollarla haklarını arama girişimleri baskılarla, şiddetle bastırılıyor. AKP iktidarı kendisine boyun eğmeyen, itaat etmeyen üniversite öğrencilerini adeta düşman olarak görmektedir,” dedi. İdari personelin sorunlarına da dikkat çeken Kale, “Üniversitelerdeki idari ve teknik personel görmezden gelinmekte, ağır biçimde ayrımcı uygulamalara maruz kalmaktadır. Görevde Yükselme ve Unvan değişikliği sınavının merkezi olarak her yıl açılmaması ve mülakat uygulamaları haksızlıklara yol açmaktadır,” diye konuştu.
Mücadele ve çözüm çağrısı
Elbey Kale, açıklamasını bir dizi talep ve mücadele çağrısıyla sonlandırdı. “Ülkemizin bilimsel geleceği, aydınlık yarınlarımız için üniversitelerin özerk, demokratik ve özgür yapıya kavuşması elzemdir,” diyen Kale, taleplerini sıraladı. Kale, “12 Eylül darbesinin mirası olan YÖK kaldırılmalı, üniversiteler siyasi otoritelerden bağımsız, demokratik birer eğitim ve araştırma kurumu olarak yeniden yapılandırılmalıdır,” dedi. Kale, sözlerini “Üniversitelerin özgürlük ve özerklik mücadelesine olan desteğimizi kararlılıkla sürdürecek, hukuksuzca yapılan işlemleri yargıya taşıyacağız. Üniversitelerimizi kurtarmak için hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz!” diyerek tamamladı.
