Kültür Radyo Televizyonu (KRT) bünyesinde görev yapan basın emekçilerinin, aylardır biriken ve gasp edilen hakları için başlattıkları onurlu direniş, on birinci gününde de aynı kararlılıkla devam ediyor. 28 Mart’tan bu yana devam eden mağduriyetler silsilesi, çalışanları 4 Haziran akşamı “iş görmekten kaçınma” haklarını kullanmaya itti. O günden bu yana kanalın İstanbul’daki merkez binası, bir haber stüdyosundan çok bir direniş merkezine dönüşmüş durumda. Emekçiler, geceleri masaların üzerinde uyuyarak, gündüzleri ise hak mücadelelerini kamuoyuna duyurarak seslerini yükseltiyor. Bu mücadele, sadece bir grup çalışanın alacak davası olmaktan çıkıp, Türkiye’deki medya sektörünün kanayan yaralarından biri olan güvencesizliğe karşı sembolik bir anlam kazanmış durumda.
Gasp edilen haklar ve direnişin fitili
KRT TV’de bardağı taşıran son damla, birikmiş maaş alacaklarının ödenmemesi oldu. Ancak sorunlar bununla sınırlı değil. 150’yi aşkın basın emekçisi, uzun bir süredir sistematik bir hak gaspıyla karşı karşıya kaldıklarını belirtiyor. Yönetimin, borçlu olduğu bir yemek firmasını gerekçe göstererek çalışanların yemek kartlarını bloke etmesi, zaten zorlu koşullar altında çalışan ekip için büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Artan iş yükü ve iyileştirilmeyen çalışma şartları da eklenince, çalışanların sabrı tükendi. Aylarca süren diyalog çabalarının ve taleplerinin yanıtsız kalması, eylem kararının alınmasındaki en temel etken oldu. DİSK’e bağlı Basın-İş Sendikası’nın da sürece en başından itibaren dahil olmasıyla birlikte, çalışanlar hak arama mücadelesini daha organize bir zemine taşıdı. 4 Haziran akşamı iş bırakan KRT TV çalışanları, geceyi ofiste geçirerek direnişin ilk adımını attı ve ertesi gün kurum önünde yaptıkları basın açıklamasıyla taleplerini tüm Türkiye’ye duyurdu.
Geceye uzanan müzakereler ve ‘garanti’ verilmeyen vaatler
Direnişin başladığı ilk günlerde, tansiyonu düşürmek adına bir görüşme trafiği yaşandı. 5 Haziran gecesi, KRT TV CEO’su Cihat Zembat ile direnişteki emekçilerin temsilcileri arasında uzun süren bir müzakere gerçekleştirildi. Toplantıda, kanalın sahibi Fırat Bozfırat’ın ödemelerin yapılacağına dair bir takvim ve miktar belirttiği, ancak CEO Zembat’ın bu vaatler için herhangi bir “garanti” veremeyeceğini aktardığı öğrenildi. Bu gelişme, çalışanlar arasındaki güvensizliği daha da derinleştirdi. Somut bir güvence alamayan ve daha önce de tutulmayan sözlerle oyalandıklarını düşünen emekçiler, müzakere masasından bir sonuç çıkmaması üzerine eylemlerine devam etme kararı aldı. Bu durum, yönetimin krizi çözme konusundaki samimiyetinin sorgulanmasına neden olurken, çalışanların taleplerinin karşılanana dek geri adım atmayacaklarının da en net göstergesi oldu. Görüşmelerin hemen ardından düzenlenen basın açıklamasında, sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmediği ve verilen sözlerin havada kaldığı vurgulandı.
Yönetimden ‘özür’ adımı, çalışanlardan ‘kararlılık’ mesajı
Kamuoyu baskısının artması ve eylemin ses getirmesi üzerine KRT TV yönetiminden bir açıklama geldi. Açıklamada, yaşanan süreçten dolayı çalışanlardan “özür” dilendiği belirtilirken, krizin çözümü için bir “acil ödeme planı” oluşturulduğu ve bir “kriz masası” kurulduğu ifade edildi. Ayrıca, sürecin şeffaflığını sağlamak adına bağımsız bir denetim kurulu tarafından izleneceği de vaatler arasına eklendi. Ancak bu adımlar, direniş çadırını kuran emekçileri tatmin etmedi. DİSK Basın-İş ve çalışanlar, yapılan açıklamayı somut adımlar atılana kadar bir oyalama taktiği olarak gördüklerini belirtti. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda, “Gasbedilen haklarımız için başlattığımız direnişimiz sürüyor. İnatçıyız, kararlıyız ve haklarımızı elde edene kadar direnişimize devam edeceğiz. KRT kazanırsa herkes kazanır” ifadeleri kullanılarak mücadelenin süreceği mesajı net bir şekilde verildi. Emekçiler, yazılı ve bağlayıcı bir ödeme takvimi olmadan eylemlerini sonlandırmayacaklarını vurguluyor.
Ankara bürosu da sesini yükseltti: Mücadele büyüyor
İstanbul’da başlayan hak arayışı ateşi, kısa sürede başkente de sıçradı. Direnişin dokuzuncu gününde, KRT’nin Ankara bürosunda çalışan gazeteciler de bir eylem düzenleyerek İstanbul’daki meslektaşlarına destek verdi. Çok sayıda gazeteci, farklı sendikaların temsilcileri ve meslek örgütü üyelerinin katıldığı eylemde, mücadelenin ortak olduğu mesajı verildi. Ankara bürosu adına basın açıklamasını okuyan KRT muhabiri Batu Bozkürk’ün sözleri, direnişin zorlu koşullarını ve çalışanların kararlılığını gözler önüne serdi: “Gündüzleri arkadaşlarımızla yapabileceklerimizi istişare ettik, geceleri masaların üzerinde uyuduk. Sesimiz daha da yükseldi.” Ankara ofisinin de sürece dahil olması, yönetimin üzerindeki baskıyı artırırken, KRT’deki sorunun yerel bir problem değil, kurumsal bir kriz olduğunun altını çizdi. İki büyük şehirdeki eş zamanlı eylemler, çalışanların dayanışma ruhunu ve mücadele azmini pekiştirdi.
Sendikal dayanışma ve kamuoyu desteği artıyor
KRT emekçilerinin direnişi, sadece kendi kurumlarıyla sınırlı kalmayıp, Türkiye’deki basın ve emek camiasında geniş bir yankı buldu. Sürecin en başından beri çalışanların yanında olan DİSK Basın-İş, hukuki ve örgütsel desteğini aralıksız sürdürüyor. Sendika, sosyal medya hesapları üzerinden anbean bilgilendirme yaparak kamuoyunu direnişten haberdar ediyor. Direnişin sembol mekanlarından biri haline gelen İstanbul’daki ofis, adeta bir ziyaretçi akınına uğruyor. Farklı siyasi partilerden milletvekilleri, belediye başkanları, diğer medya kuruluşlarından gazeteciler ve çeşitli meslek örgütlerinin temsilcileri, desteklerini göstermek için direnişteki çalışanları ziyaret ediyor. Özellikle direnişin sekizinci gününde düzenlenen bayramlaşma programı, bu dayanışmanın en somut örneklerinden biri oldu. Bu ziyaretler, KRT emekçilerinin yalnız olmadığını gösterirken, onlara büyük bir moral kaynağı oluyor. Kamuoyundan gelen destek, bu haklı mücadelenin başarıya ulaşması için en önemli itici güçlerden biri olarak görülüyor.
